‘Eşcinsel Robinson Crusoe’: Ölüme terk edilen denizcinin gerçek hayat hikayesi

“`html

Uluslararası Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği (ILGA) verilerine göre, günümüzde 64 farklı ülkede eşcinsel ilişkilerin suç olarak kabul edildiği ve bireylerin hapis cezası veya ölüm cezasıyla yüzyüze gelebileceği bildirilmektedir.

Tarihsel olarak, bu topluluğun maruz kaldığı cezalar, günümüzdekilerden çok daha acımasızdı.

18. yüzyılda yaşanan olaylardan biri, bu ceza sisteminin ne denli katı olduğunu gözler önüne seriyor. Leendert Hasenbosch isimli Hollandalı’nın hikayesi, iki tarihçi tarafından dikkatle incelenerek gün yüzüne çıkartıldı.

Hasenbosch, yaklaşık üç yüz yıl önce, Atlantik Okyanusu’ndaki ıssız Ascension Adası’na terk edildikten sonra şunları yazmış:

“5 Mayıs 1725, Cumartesi. Hollanda Filosu’nun komutanı ve yüzbaşılarının emriyle, ben Leendert Hasenbosch, bu tenha adanın kıyısına bırakıldım.”

Günlüğünü kaleme alırken, hayatının son dönemecine giriş yaptığını bilmiyordu. Onun bu çarpıcı hikayesi, yüzyıllar boyunca unutulmuştu.


Daniel Defoe’nun kurgusal kahramanı Robinson Crusoe, yayımlandığı dönemde büyük bir ilgi görmüştü

Bu yüzyılda, deniz kazazedelerinin hikayeleri oldukça ilgi çekiciydi.

Birkaç yıl önce, Daniel Defoe tarafından gerçekte yaşanmış bir hayat hikayesinden esinlenerek kaleme alınan Robinson Crusoe eseri, dönemin okurları üzerinde derin bir etki bırakmıştı.

Fakat Hasenbosch’un tarihi çok daha trajikti.

Tarihçi Elwin Hofman, Hasenbosch’un Ascension Adası’na tesadüfen değil, bilerek bırakıldığını belirtiyor. Eşcinsellik suçlamasıyla “sodomiden” cezalandırılmıştı.

Terk edilmiş denizci

Hasenbosch’un hikayesi, ilk olarak 1726 yılının Ocak ayında, bir grup İngiliz denizcisinin Ascension Adası’na ayak basmasıyla gündeme geldi. Bu denizciler, adada bir çadır ve içinde bir günlük buldular, ancak yazarına dair hiçbir bilgiye ulaşamadılar.

Günlük, İngiltere’ye geri getirildi ve ‘Cezalandırılan Sodomi’ gibi sansasyonel başlıklarla yayımlandı.

Bu yayınlar, Hasenbosch’un yaşadığı acıların tarih içinde kaybolmasını engelledi, fakat adının tarihten silinmesine ve halk arasında isimsiz bir ikona dönüşmesine neden oldu.

Leendert Hasenbosch, 1695 civarında Lahey’de, Johannes Hasenbosch ve Maria van Bergende çiftinin tek çocuğu olarak dünyaya geldi.

Annesinin vefatının ardından, babası ailesini dönemin Endonezya’sındaki Cakarta’ya götürdü; ancak genç Leendert orada yalnız kaldı.

18 yaşına geldiğinde, Hollanda’ya ait Doğu Hindistan Şirketi’ne (VOC) katıldı ve burada güvenilir bir muhasebeci olarak terfi etti.

Dünyanın ilk çok uluslu şirketi olarak bilinen VOC, Asya pazarında büyük bir ticaret gücüydü.

Ancak, çalışanlarının karşılaştığı şartlar son derece zorluydu.

Hasenbosch, on yıl boyunca Batavia (Cakarta) ve Cochin (bugünkü Kochi, Hindistan) karakollarında hizmet etti.

Sonrasında, Ekim 1724’te, bilinmeyen nedenlerden ötürü, asla tamamlayamayacağı dönüş yolculuğuna çıkmak üzere Hollanda’ya yelken açtı.

Kaplumbağa eti, kan ve idrar

Yolculuğunun bir noktasında Hasenbosch, sodomi suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Şirket, bu tür suçlamalarda genellikle idam cezası veriyordu; fakat Hasenbosch’a yalnızlık cezası uygun görüldü.

Genç adam, 5 Mayıs 1725’te Ascension Adası’nda terk edildi. Yanına sadece bir çadır, İncil ve birkaç tohum ile içinde su bulunan bir varil bırakıldı.

İlk aylarda çorak adada içme suyu aradı ve kurtuluşu için dua etti.

Yalnızlık, kısa sürede dayanılmaz bir hale geldi. Ona eşlik etmesi için bir kuşu evcilleştirmeye çalıştı, ancak kuş kısa sürede öldü.

Soğan ve bezelye ekmeye çalıştı; ancak toprak kendisine bir şey vermedi.

Haziran ayına geldiğinde Hasenbosch halüsinasyonlar görmeye başladı.

Suçluluk ve sanrılar içinde kıvrandığını, “Bir zamanlar tanıdığım bir adam” dediği bir ruhun kendisiyle “bir süre kaldığını” yazdı.

Bu ifadelerin gerçekten ona ait olup olmadığı ya da günlüğünü ele geçiren İngiliz yayıncıların eklemeleri mi olduğu hala belirsizliğini koruyor.

Adanın bilinen tek su kaynağı kurudukça, Hasenbosch hızla zayıfladı.


18. yüzyılda denizciler, Ascension Adası’nda sayısız kaplumbağa avladılar

Keçileri avlamanın bir yolunu bulamazken, fareler de az olan mahsullerini yağmaladı.

Çaresiz kalan Hasenbosch, zorunlu alternatiflere yöneldi:

“22 Ağustos: Büyük bir kaplumbağa avladım ve kanından yaklaşık bir litre içtim. Kendi idrarımı da içmek zorunda kaldım.”

Ekim ayının gelmesiyle birlikte, kaplumbağa eti, kan ve idrarla hayatta kalma mücadelesi veriyordu.

Son günlük kaydında, 14 Ekim 1725, oldukça basit ve ürkütücü kelimelerle yazılmıştı:

“Eskisi gibi yaşadım.”

Tarih yeniden göz önünde

Hasenbosch’un hikayesi, iki yüzyıl boyunca kayboldu. İngiltere’de yayımlanan Sodomy Punished (1726) veya An Authentick Relation (1728) kısmen acılarını hatırlatmış olsa da, günlüklerde ismi yer almıyordu.

Hollandalı tarihçi Michiel Koolbergen, 1990’larda Amsterdam Denizcilik Müzesi’nde An Authentick Relation adlı yayını buldu.

Bu yayın, sodomi suçuyla adaya bırakılan gerçek bir Hollandalı ‘Robinson Crusoe’ hikayesini anlatıyordu. Koolbergen, Doğu Hindistan Şirketi’nin arşivlerini araştırarak Hasenbosch’un ismine ulaştı.

Şirketin maaş kayıtları, kitaptaki olayları doğrulayan bir belgete, şu ifadeye yer veriyordu:

“17 Nisan 1725’te Prattenburg’da, Ascension Adası veya başka bir yerde karaya bırakılmasına ve kalan maaşına el konulmasına karar verilmiştir.”

Koolbergen’in bulguları, 2002 yılında “Hollandalı Robinson Crusoe” adıyla yayımlandı. Ne yazık ki, tarihçi eserin basımını göremeden hayatını kaybetti.

Bundan üç yıl sonra, tarihçi ve yazar Alex Ritsema, Koolbergen’in kitabına Hollanda’daki Deventer’da bulunan bir kütüphanede rastladı. Adalar konusunda bir koleksiyoncu olan Ritsema, elindeki yayından etkilendi.

2011 yılındaysa, “Ascension Adası’ndaki Hollandalı Kazazedeler” adlı kitabıyla Hasenbosch’un gizli hikayesini İngilizce konuşan dünyaya tanıttı. Bu kitabını, “erken yaşta hayatını kaybeden iki Hollandalı adam, Leendert ve Michiel’e” adadı.

Maalesef, Alex Ritsema da 2022’de kansere yenik düştü.

Leendert Hasenbosch’un yaşadıkları, geçmiş zamanlara ait gibi görünse de, dünyanın bazı bölgelerinde benzer acılar hala yaşanmaktadır.

Tarihçi Elwin Hofman, 18. yüzyıl Hollanda’sında sodominin, bir askeri yenilgiye kadar görmezden gelindiğini veya hoşgörü ile karşılandığını ifade ediyor. Bu dönemde eşcinseller, günah keçisi haline getirildiler.

Hofman, tarihsel olayların, kriz dönemlerinde eşcinsellerin hedef haline getirilebildiğini hatırlatmak açısından önemli olduğunu vurguluyor.

Hasenbosch’un ölümünden beş yıl sonra, Utrecht’te Sodomi Davaları’nda 300’den fazla şahıs yargılandı. Bunlardan pek çoğu idam edildi.

1803 yılına kadar sodomi yasası yürürlükte kalmayı sürdürdü ve birçok kesim trajik bir sonla karşılaştı.

Günümüzde ise, Rusya, Uganda ve Polonya gibi ülkelerde geleneksel değerlere atıfta bulunarak LGBTQ+ karşıtı yasalar çıkarılmakta.

ABD Başkanı Donald Trump da, ülkesinde LGBTQ+ haklarını geride bırakan bazı başkanlık kararnameleri imzaladı. Trump, yalnızca iki cinsiyeti tanımayı öneren bir kararnameye imza attı.

Uluslararası Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği Direktörü Julia Ehrt, benzer yasaların uzun zamandır LGBTQ+ bireylerinin tarihsel olarak silinmesine yol açtığını ifade etti.

Julia Ehrt, şu sözleri de ekliyor:

“Biz her zaman buradaydık. LGBTQ+ bireylerini toplumdan dışlama çabaları yeniden canlanmış olabilir, fakat artık görünmez değiliz.”

“`

Related Posts

Yüksekova’daki caddeden Şehit Cengiz Topel’in ismi kaldırıldı! Sırrı Süreyya Önder adı verildi

Hayatını kaybeden DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in ismi Hakkari Yüksekova’da bulunan Şehit Cengiz Topel Caddesine verildi. Bu isim değişikliği haberi sosyal medyada tepki ile karşılandı

Suriye’de Aleviler yeni parti kuracak; “Moskova destek verecek ve kıyı şeridinde özyönetim talep edecekler” iddiası

Suriye’de Aleviler yeni parti kuracak; “Moskova destek verecek ve kıyı şeridinde özyönetim talep edecekler” iddiası

Son dakika… Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun hakkında karar

İBB’ye yönelik “yolsuzluk” soruşturmasında, Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun’un da aralarında olduğu 31 kişinin tutukluluğuna devam kararı verildi.

Yeniden Refah Partisi’nde peş peşe istifalar

Konya’da 6 YRP’li Sarayönü Belediye Meclis Üyesi partilerinden istifa etti. Konya’da YRP’li Doğanhisar, Sarayönü ve Altınekin ve Yalıhüyük Belediye başkanları da istifa ederek AKP’ye geçmişti.

Nekbe’nin kucağında doğan bir hayat

Kadın, çocuk demeden binlerce Filistinli 15 Mayıs 1948’de yanlarına evlerinin anahtarını alarak topraklarını terk etti. Tarihe Nekbe, yani büyük felaket olarak not düşülen o gün, 77 yıl sürecek bir zulmün de başlangıcı oldu. Nekbe’nin yıl dönümünde …

DEM Parti’den Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a tepki: Üslubunuz zehirleyici etki yaratıyor

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un ‘umut hakkı’yla ilgili sözleri üzerine tepki gösterdi. Doğan, “Üslubunuz bu süreçte ihtiyacımız olan yapıcı dilden uzak, ne yazık ki zehirleyici bir etki yaratıyor” dedi.