Geçtiğimiz gün Alper Gezeravcı’nın da içinde yer aldığı Ax-3 ekibi için bugün uğurlama töreni düzenlendi ancak olumsuz hava şartları nedeniyle dönüş sağlanamadı. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görevli Türk astronot Alper Gezeravcı uzayda kaldığı 2 haftanın ardından dünyaya dönecek, uzaydan dünyaya dönüşü ise yaklaşık 12 saat sürecek.
ALPER GEZERAVCI NE ZAMAN DÖNECEK?
Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın da içinde bulunduğu Ax-3 mürettebatının dünyaya dönüşü iki kez hava şartları nedeniyle ertelendi.
SpaceX şirketi tarafından yapılan açıklamada, Florida kıyılarındaki olumsuz hava koşullarının dönüş için elverişsiz olduğu belirtildi.
Alper Gezeravcı’yı dünyaya dönüşünü sağlayacak olan Dragon kapsülünün Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan ayrılması için en erken tarihin 6 Şubat Salı günü olarak planlandığı ifade edildi.
ALPER GEZERAVCI 12. DENEYİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Alper Gezeravcı, 12. deneyinde uzay ortamının astronotlara etkisini araştırdı.
Alper Gezeravcı, ultraviyole ışınlarının, galaktik kozmik radyasyonun, yer çekimi değişikliklerinin ve uzayda kalış süresi boyunca maruz kalınan diğer zorlu faktörlerin, astronotların bağışıklık sistemi ve kan yapımı sürecini nasıl etkilediğini araştırıyor.
Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) “Uzay Misyonuna Katılan Bireylerde Radyasyona Maruz Kalmanın Kanser İçin Öncül Lezyonlar Olan Periferik Kandaki Miyeloid-Kökenli Baskılayıcı Hücrelere (MKBH) Etkisini” inceledi.
Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Güneş Esendağlı’nın proje yürütücüsü olduğu “MİYELOİD” deneyiyle, ultraviyole ışınlarının, galaktik kozmik radyasyonun, yer çekimi değişikliklerinin ve uzayda kalış süresi boyunca maruz kalınan diğer zorlu faktörlerin, astronotların bağışıklık sistemi ve kan yapımı sürecini nasıl etkilediği araştırılıyor.
Bağışıklık sistemindeki değişiklikler miyeloid tipteki kan hücreleri özelinde araştırılacak, bu hücrelerin özellikleri ve fonksiyonlarındaki değişimler uçuş ve dönüşte karşılaştırılacak ve uzay yolculuklarının kanser dahil bağışıklık sistemini ilgilendiren pek çok hastalık üzerine olabilecek etkisi hakkında çıkarımlar dünya bilim literatürüne ilk kez kazandırılacak.
DENEYLERİ BİRER BİRER GERÇEKLEŞTİRDİ
Gezeravcı, ISS’ye ulaştığı günden bu yana deneylerine devam etti.
Astronot Gezeravcı, uzay ve savunma sanayisine kurşunsuz lehimleme konusunda kritik bilgiler sağlayacak “MİYOKA” deneyini yaptı.
Türkiye’nin uzay, havacılık ve savunma sanayisi için yeni nesil malzeme geliştirme kabiliyeti kazanmasında önemli katkı sunması beklenen Uzay İçin Yeni Nesil Alaşımlar (UYNA) deneyine de başlandı.
Yer çekimsiz ortamdan etkilenen henüz işlevi keşfedilememiş genler ve bunların bağışıklık sistemiyle ilişkisini araştıran “MESSAGE” deneyi gerçekleştirildi.
Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin önerisi olan ve öğretmenleri Birsen Geçer’in proje yöneticisi olduğu Propolisin Antibakteriyel Etkisi (PRANET) deneyini de yapan Gezeravcı, TÜBİTAK MAM’dan Prof. Dr. İskender Gökalp ile Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Bakan Yardımcısı Ahmet Yozgatlıgil’in proje yöneticisi olduğu uzay araçlarının itki sistemlerinin daha verimli hale getirilmesini amaçlayan “gMETAL” deneyine de imza attı.
Gezeravcı ayrıca, Tuz Gölü’nde yetişen endemik Schrenkiella Parvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkileri araştıran “EXTREMOPHYTE” deneyini sürdürüyor.
Gelecekte uzayda yaşayacak yüksek sayıda insanın ihtiyaç duyacağı besinlerin sağlanması ve kapalı yaşam ortamlarındaki çevresel kontrollere destek vermesi için yeni bitkiler geliştirmeye yönelik ilk adım olan “CRISPR-GEM” ve mikroalg türlerinin uzayda yaşam destek sistemlerinde kullanılmalarının mümkün olup olmadığının araştırıldığı “UzMAn” deneyleri de devam ediyor.
Gezeravcı, uzay ortamında alglerin, karbondioksitten oksijen rejenerasyonu, ek gıda temini, su iyileştirme, yaşam destek alanlarında kullanılmasını araştıran “ALGALSPACE” ve uzayda yaşamaya karşı oluşan hayati tepkimelerin “vokal kord” kaynaklı değişimlerle tespiti ve düşük yer çekimsizliğin sebep olduğu rahatsızlıkların ses frekanslarıyla tanımlanmasını sağlayacak “VOKALKORD” deneylerini de sürdürüyor.
“OKSİJEN SATURASYONU” deneyiyle de yapay zeka desteğiyle verilen havanın oksijen seviyesi hesaplanarak düşük yer çekiminin sebep olduğu farklılıklar ve rahatsızlıkların tanımlanması hedefleniyor.