Laiklik karşıtı uygulamalara tepki olarak 25 Eylül’de, 90 aydının imzasıyla kurulan Laiklik Meclisi, 28 Nisan 2024 Pazar günü Ankara’da toplandı. Meclis, iktidarın “Yeni Anayasa” gündemiyle birlikte 26 Kasım 2023 tarihindeki ilk üye toplantısından bu yana yürüttüğü çalışmaları ele aldı, kısa ve uzun vadeli hedefleri ile önündeki görevleri konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Siyasi iktidarın laiklik karşıtı uygulamaları, 31 Mart yerel seçimlerinde halkın laiklik konusundaki hassasiyetinin sandığa yansımasına neden olduğuna işaret edilen açıklamada, ikinci parti konumuna düşmesine rağmen iktidarda temsil edilen parti ve destekçilerinin laiklik karşıtı uygulamalarını arttırarak sürdürdüğü dile getirildi.
Açıklamada, “Laiklik ilkesini tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen; “Yeni Anayasa” gündemi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” yeni müfredat taslağı, Diyanet İşleri Başkanlığının “2024-2028 Stratejik Planı” ve “Kur’an Eğitim Merkezleri Yönetmeliği”, tarikat ve cemaatlerin artan faaliyetleri ile şeriat ve hilafet çağrılarının ardından gelen yeni saldırı başlıklarıdır. Ana muhalefet partisi başta olmak üzere, meclis bileşiminin muhalefet kanadında yer alan siyasi partilerin çoğunun laiklik karşıtı bu saldırılar karşısında durmak bir yana, bunları meşrulaştıracak fiil ve söylemleri de endişe vericidir” denildi.
Bu kapsamda Laiklik Meclisi’nin aldığı kararlar şöyle ilan edildi:
“1-Siyasi iktidarın “Yeni Anayasa” adı altında sürdürdüğü girişim, aşındırılan Cumhuriyet’in tamamen ortadan kaldırılmasını, laikliğin tasfiyesini ve idari yapının dönüştürülmesini hedeflemektedir. İktidar, bu karşı devrim hamlesiyle ülkemizi karanlığa sürüklemeyi hedeflerken, tartışmanın parçası olan kesimler ülkemizi bu sürece meşruiyet kazandırma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Meşruiyeti olmayan, Anayasayı tanımayan siyasi iktidar ve toplumu temsil etmeyen bu Meclis Anayasa yapamaz! Dolayısıyla, Türkiye’nin bir anayasa gündemi yoktur. Laiklik Meclisi “Yeni Anayasa” girişime karşı her alanda mücadele edecektir.
2-Belediyelerde sürdürülen laikliğe aykırı faaliyetlerin siyasi iktidar ve onunla benzer çizgideki siyasi partilerle sınırlı olmadığı, ana muhalefet başta olmak üzere muhalif siyasi partilerin seçimle yönetimine geldiği birçok belediyede de laikliğe aykırı eylemlerin varlığı ortadadır. Laiklik Meclisi iktidarın laiklik karşıtı uygulamaların yanı sıra muhalefetin laiklik karşıtı eylem ve söylemlerini de izlemeyi, nereden gelirse gelsin laiklik karşıtı tüm girişimlere karşı mücadele etmeyi sürdürecektir.
3-Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli yeni müfredat taslağı” adıyla kamuoyunun görüşüne sunduğu metin Anayasa’ya aykırılığı ile bilimsellikten ve pedagojik olmaktan uzak olmasının yanı sıra, gerici ve piyasacı ideolojik saldırının parçasıdır. Dindar ve kindar nesil yetiştirme hedefini açıkça ilan eden bu iktidar eğitim programı/müfredat yapamaz! MEB’in bu hedefe yönelik “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla uygulamayı hedeflediği “yeni müfredatını” reddediyoruz! Laiklik Meclisi eğitim alanındaki gerici saldırılar karşısında gereken her türlü çalışmayı sürdürecektir.
4-Laiklik kavramı konusunda tartışmaya yol açan söylemler ile iktidara verilen destekler, laiklik karşıtı hamlelerin önünü açmıştır. Tarikat ve cemaatlere alan açarak laiklik karşıtlarının güçlenmesine fırsat veren, özellikle liberal kaynakların bu konuda kirlilik yaratan demagojik girdileri göz önünde bulundurulmalıdır. Laiklik Meclisi laikliğin ne olup ne olmadığı konusunda toplumu aydınlatıcı çalışmalar yapacaktır.
5-Laiklik, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere emekçi sınıflar için vazgeçilmezdir. Bu bağlamda, uluslararası ve işbirlikçi sermaye düzeni ile gericiliğin birbirini beslediği görülmelidir. Laiklik Meclisi, siyasi iktidarın laiklik karşıtlığının bu işbirlikçi boyutunu vurgulayan, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere, emeğiyle geçinen yurttaşlar için onurlu ve insanca bir yaşamın ancak laiklikle mümkün olabileceğini ortaya koyan çalışmalar yapacaktır.
6-1990’ların ilk yarısı, toplumun Cumhuriyet ve laiklikle bağlarını kesmek üzere dinci-faşist paramiliter unsurların sahneye sürüldüğü dönemdir. Uğur Mumcu, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy gibi aydınlarımızın alçakça katledildikleri bu sürecin tepe noktası, 2 Temmuz 1993’teki Sivas Katliamı olmuştur. Laik Cumhuriyetin temelinin atıldığı Sivas’ta toplumu terörize ederek laik Cumhuriyet’i hedef alan bu gerici kalkışma sonucunda, Madımak otelinde ateşe verilen 35 aydınımız ve yurttaşımız, 1978 Kahramanmaraş, 1980 Çorum ve benzeri katliamlarda olduğu gibi, devletin gözleri önünde planlı olarak katledilmiştir. 14 Eylül 2023 tarihinde ise yargıda bir kara leke olarak anılacak olan Sivas Katliamı Davası’nın son duruşmasında dava bütün sanıkların beraatıyla tamamen düşürülmüştür. Laiklik Meclisi, laikliğe yönelik saldırıların parçası olan bu alçak katliam ve kalkışmanın yıldönümünü, laiklik mücadelesini yükseltmek amacıyla bir etkinlikle anma kararı almıştır. Bu karar çerçevesinde, bu yıl (2 Temmuz’un hafta içi bir gün olması nedeniyle) 30 Haziran Pazar günü İstanbul’da bir “Laiklik Yürüyüşü” yapılacaktır. Ayrıntıları daha sonra belirlenecek olan bu yürüyüşe mümkün olduğu kadar geniş katılım sağlanması için, laikliğe sahip çıkan tüm çevrelerle iletişime geçilecektir.
7-Laiklik Meclisi, laiklik mücadelesinin yaşamsal olduğunu ve bu büyük tehlikeye karşı ülkenin ilerici birikiminin ayağa kalkması gerektiğini bir kez daha yineleyerek ilerici, yurtsever bütün kitle örgütlerini ve yurttaşları laiklik mücadelesine çağırmaktadır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur…”